Amanda Watson, genç kızı Hopper'ın doğum gününde tek dileğinin biyolojik babasıyla tanışmak olduğunu öğrenince az kalsın şok geçirecekti. Sonuçta Hopper, babasının her zaman iyi yetiştirilmiş, yakışıklı, atletik, iyi eğitimli ve başarılı bir doktor olduğunu duymuştu. Tek sorun, Amanda'nın onunla hiç tanışmamış olmasıydı; sadece Ivy League sperm bankasında kendisine verilen profilden tanıyordu. Chicago'daki bir sanat müzesinde en yakın arkadaşı ve iş arkadaşı Horace ile durumu konuştuktan sonra Amanda, çocuğunun babasını bulma zamanının geldiğine karar verir ve yıllardır hayalini kurduğu Olimpiyat madalyalı, Yale mezunu cerrah olmadığını öğrendiğinde dehşete düşer. İşte karşısınızda Eddie Caprio, üniversite sonrası biraz paraya ihtiyacı olduğu için kimliğini yalanlayan bir adam. Eddie'nin inkar edilemez bir çekiciliği var, ancak Amanda'nın zevkine göre fazla dağınık ve olgunlaşmamış. Bir işte tutunamaz, kaliteli şaraba bira tercih eder ve şık giyinme anlayışı temiz bir beyzbol şapkası takmaktır. Amanda'ya göre Eddie, Hopper'ı bırakın, kendine bile zar zor bakabilecek durumdadır. Ancak Eddie onları bulduğunda, Hopper eğlenceyi seven babasına delicesine aşık olur ve Amanda, onun hayatlarına dahil olmasına izin vermek zorunda kalır. Acaba Eddie'nin çekiciliği Amanda'ya da mı ulaşmaya başlıyor? Görünüşe göre bunu öğrenmek için bolca zamanları olacak.