Bu, Andrew ve Zelda'nın A'dan Z'ye hikayesi - neredeyse var olmayan bir çift - ve tanıştıkları günden itibaren yaşanan her şey. Andrew her zaman gizli bir romantik olmuştur... işe giderken Celine Dion'a şarkı söylemekten çekinmez, "doğru kişiyi" bulma hayalleri kurar. Onu, iki yıl önceki o konserde gümüş elbisesiyle gördüğü o parlayan güzellik gibi hayal eder. Zelda ise, evrenin her şeyi sağlayacağına inanan bir hippie annenin kızı olarak büyüdüğünden, online flörtün kontrolünü tercih eden, mantıklı bir avukata dönüşmüştür. Ancak bir bilgisayar hatası ona tamamen uyumsuz bir eşleşme gönderdiğinde, Andrew'un çalıştığı internet flört sitesinde bir mülakata çağrılır ve her şey burada başlar. Andrew ve Zelda ilk kez buluşurlar ve farklılıklarına rağmen kıvılcımlar çakar. O, bunun bir tesadüf olduğunu düşünür. Andrew ise bunun bir kader olduğunu sanır. Sonuçta, onun gümüş elbiseli parlayan kız olduğuna inanır. Bu, sonsuza dek gerçek aşk mı yoksa kaderdeki bir sapma mı?